12 Haziran 2011 Pazar

ÖZNELCİ VE NESNELCİ ANLAYIŞIN ESTETİK ALGI PROBLEMİ

Algının içsel devinimleri yetkin bir bakışı gerekli kılmaktadır.En basit bir algılama bile nesnelerin yardımı ile olduğundan,estetik düzeyde bir algılama niteliklerin yan yana gelmesi ve ayıklayıcı bir bakış açısı ile olur.

İnsan estetik görüde dış dünyaya,bilincinin tüm özellikleriyle,tüm renkleriyle yönelir.Basit algıda alıcı olan özne,estetik algıda kendi dışına çıkar,kendini aşarak nesneye kavuşur.Yani estetik algıda dıştan içe vuran bir etki olduğu kadar,içten dışa vuran bir etkide vardır.Bu durumda göz,içle dışın dengelendiği yerdir.Bir bakıma,için dışa egemen olmak istediği ve dışın da içe yasalarını yazdırdığı yerdir.

İç ve dış dengesinde tutarlılık,estetik kavrayışın temel kuralı olmalıdır.Yani nesneye ağırlık veren estetikler ile özneye ağırlık veren estetikler,bu dengeyi dışlayan tutumları neticesinde sıkıntıya uğrar.Nesnellik öznellikte,öznellik nesnellikte değerine kavuşur.Bu iki durumun dengelenmediği anlayışların tutarsız sonuca varmaları kaçınılmazdır.
Bir de ‘einfühlung’ anlayışı vardır.Buna göre özne ve nesne uzun süreli bir oluşumda kendine kavuşur.Yani nesnelerin içine işleyerek düşünmektir.Burada algıdan önce duygu belirleyici etkendir.Nesne, ‘Ben’ e dönüşür,onun bir parçası olur.Ancak bu durumda bizi giz’in belirsiz karanlığına götürecektir.

Estetikte aşırı öznelci ve aşırı nesnelci tutumların yanlış durumlar olduğu kadar,öznelliği doğrudan nesneye yediren durumlarında çözümsüzlüğün iki ayrı durumu olarak sayabiliriz.Sanat,bilimin aksine sadece nesnelci bir bakış açısında,açıkladığım açıkladığım nedenler gereği var olamaz.Sanat, bu anlamda insanın dünya ile tam bir ussallık ve duygudaşlık içinde karşı karşıya geldiği yerde var olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder